İNSANIMIZ; ÖZ YURDUNDA GARİP!

05.5.2021

İNSANIMIZ; ÖZ YURDUNDA GARİP!

Haftalık basın toplantısında gündemi değerlendiren Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu; tam kapanmanın oluşturduğu mağduriyetleri ve İkizdere’de yapılan doğa tahribatını sert bir dille eleştirirken sorunların çözümüne yönelik “ekonomik kriz masası” kurulmasını önerdi.


Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Ramazan ayı ile ilgili hayır temennisinde bulunarak haftalık gündem değerlendirmesine başlayan Karamollaoğlu; her Ramazan ayının son cuması idrak edilen Dünya Kudüs Günü vesilesi ile Kudüs’ün Siyonist işgalden kurtarılması temennisinde bulundu.

İkizdere’de yaşanan doğa katliamını gündemine alan Karamollaoğlu; “İktidar kafayı betona takmış, düşünürken ya beton ya demir ya asfalt düşünüyor. Aklına başka bir şey gelmiyor!” dedi.

Türkiye’de son zamanlarda yaşanan ekonomik bunalımın getirdiği sıkıntıları da değerlendiren Karamollaoğlu, Türkiye’de pandemi sürecinde verilen desteğin milli gelirine oranının %1,9 olması ile Türkiye’nin en az yardım yapan ülkeler kategorisinde yer almasını sert bir dille eleştirdi. İktidara “ekonomik kriz masası” kuralım, sorunlarımızı konuşalım çağrısında bulundu.

Pandemi tedbirleri kapsamında turistlere sağlanan ayrıcalıkların Türk vatandaşlarına tanınmaması, gariban vatandaşa ceza kesilmesi konusunda ise çifte standart olduğuna dikkat çekerek “öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” dizeleri ile durumu açıkladı. Gaziantep’te cami içerisinde yaşanan arbede görüntülerini de eleştiren Karamaollaoğlu; “Sebebi ne olursa olsun camide böyle bir manzara ortaya çıkmamalıydı.” dedi.

Artan intihar vakalarını dile getiren Karamollaoğlu; salgın süreciyle birlikte dayatılan "yeni normal", sosyal hayattan tecrit edilen "birey", işsiz kalan insan, evine ekmek götüremeyen baba, kepenk kapatan esnaf, borca batan vatandaş; bir çıkış bulamadığı noktada intihara yönelmektedir, diyerek yaşanan dramı göz önüne serdi.


Giriş

Kıymetli Basın Mensupları, ekranları başında bizi izleyen aziz kardeşlerim; hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Kapanma tedbirleri kapsamında içinde bulunduğumuz günlerin Kovid-19 salgınından kurtulduğumuz; mutlu, huzurlu ve sağlık dolu günlere ulaşmamıza vesile olmasını temenni ediyorum.

İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı; başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan bir ay ve bu ayın içinde bu cumartesi gecesini Kadir Gecesi olarak idrak edeceğiz inşallah. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı bir aydır. Ben şimdiden tüm İslam aleminin Kadir Gecesi’ni tebrik etmeyi bir görev olarak biliyorum.

Bayrama adım adım yaklaştığımız, Ramazan ayının bu son günlerinin de tüm İslam alemine hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Özellikle de; Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve daha nice ismini sayamadığımız İslam ülkesinde akan kan ve gözyaşının dinmesi için bu rahmet ikliminin bir fırsat olmasını da canı gönülden arzuluyorum.


Dünya Kudüs Günü

Bildiğiniz üzere Ramazan ayının son haftasındaki Cuma günü Dünya Kudüs Günü olarak hatırlanmakta, Kudüs ve Mescid-i Aksa direnişi zihinlerde canlı tutulmaya çalışılmaktadır.

Bu vesile ile Müslümanların ilk kıblesi olan ve yüzyıllar boyu “darusselam” yani “barış yurdu” olarak hatırlanan Kudüs’ün bir an önce Siyonist işgalden kurtulmasını canı gönülden diliyorum.

Biz bu temennide bulunuyoruz ama duamızın gerçekleşmesini arzu ediyorsak onun gereğini de yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Kudüs’ün kurtuluşu ancak İslam aleminin bir araya gelip bunu gündeme almaları ile başlar ve bilahare İslam alemi güç kazanacak ki bu problem çözülsün. Biz inşallah bu temennilerimizin Müslümanların kalbinde yer etmesini diliyoruz.

İnşallah bu Ramazan, Kudüs’ün kurtuluşuna vesile olur temennisi ile Dünya Kudüs Günü’nü tebrik ediyorum.


İkizdere’de Doğa Katliamına Hayır

Muhterem arkadaşlarım;

Bugün memleketimize bakacak olursak ciddi bir perişanlıkla karşı karşıyayız.

İkizdere’de yaşanan doğa katliamı gözden ırak tutulacak, affedilecek bir gelişme değildir.

Ülkemizin çok güzel mekanları var. Eğer biz bu mekanları tahrip etmekten imtina etmezsek yarın oraları yeniden inşa etmek mümkün olmaz.

Siz, taş ocakları ile o güzelim beldeleri ortadan kaldırırsanız insan canına kıymış kadar yanlış yapmış olursunuz.

Maalesef iktidar kafayı betona takmış, düşünürken ya beton ya demir ya asfalt düşünüyor. Aklına başka bir şey gelmiyor!

Eğer İkizdere’de başlayan bu tahribat durdurulmazsa emin olun, yarın Karadeniz sadece güzelliğini değil, geçim kaynaklarını da kaybeder endişesi taşıyorum.

Çay o bölgenin en önemli geçim kaynağı, bunu kaybetmemeliyiz.

İkizdere konusunda iktidarı tekrar düşünmeye davet ediyorum.


Ekonomik Kriz Masası Kuralım

IMF verilerine göre Nisan 2021 itibarıyla Türkiye’nin pandemi döneminde yaptığı yardımların milli gelirine oranı %1,9. Türkiye bu oran ile en az yardım yapan ülkeler kategorisinde.

Vatandaşa sağlanan ek destekler ise İŞKUR raporuna göre şöyle gerçekleşmiştir. (2020-2021 Mart arası)

  • İşsizlik yardımı 9,3 milyar TL
  • Kısa çalışma ödeneği 35 milyar TL
  • İş veren desteği 23,6 milyar TL

Pandemiye özel olan kısa çalışma ödeneğini dikkate almadığımızda, işsizlik sigortası fonundan mevcut iktidar; işverene 23,6 milyar lira teşvik verirken bu fonun asıl sahibi olan işsize ise sadece 9,3 milyar lira vermiştir.

El İnsaf! Bu şunu gösteriyor; millet destek bekledikçe iktidar köstek oluyor. Böyle bir sosyal ve ekonomik ortamda sorunlar nasıl büyümesin, millet nasıl dert ve sıkıntı içerisinde olmasın?

Son bir yılda ayçiçek yağı %55, yumurta %50, mercimek %50, pırasa %40, tavuk eti ve margarin %39 zamla fiyatı en çok artan bazı temel gıda ürünleri arasında yer almaktadır.

İnsanlar çocuklarına bebek bezi alamamakta, evladına 5 - 10 liralık bir harçlığı verememektedir.

Bu tablo karşısında insan; “İlle de uyan ey akıl, ey vicdan, ey insanlık!” diye bağırmak istiyor ama bağırsak kaç para bağırmasak kaç para?

İktidara buradan seslenmek istiyorum ama bunun karşılığının olmadığını bilmeme rağmen.

İnsanlar bazen öyle bir bunalımın içine girerler ki problemi görür ama çözemezler, akıllarında bir tıkanma meydana gelir, düşünme sıkıntısı doğar.

İktidarda da böyle bir sıkıntı var; iktidar sıkıntıya bakıyor ama göremiyor.

Bu sebeple Türkiye’deki siyasi partilerin tamamını ekonomik kriz masası etrafında toplayın, fikirlerini alın.

Hep birlikte taşın altına elimizi koyalım, bu milletin derdini sıkıntısını çözmek için gayret gösterelim.

 

İktidara Ekonomi Tedbirleri Genelgesi

Vatandaşının sorunlarını çözmek isteyen bir iktidarın tam kapanmada ya da sokağa çıkma kısıtlamalarında nasıl bir yönetim anlayışına sahip olması gerektiğinin usul ve esaslarını her fırsatta hatırlattık.

Bu kapsamda; işsiz kalan vatandaşlarımızın, dükkânı kapatılan esnafımızın, eğitimden uzak bırakılan öğrencilerimizin, düşük bir maaşla geçimini sağlamaya çalışan emeklimizin, üretemez hale gelen çiftçimizin, zarar eden iş insanımızın yaşayacağı sorunlara karşı verilecek destekler ve alınması gereken tedbirler ortaya kondu.

Bütün bu uyarılarımıza ve milletimizin yaşadığı sorunlara karşı kulak kabartması gereken iktidar maalesef sadece pazar günleri değil, her gün kulaklarını kapatmıştır.

Bugün süratle alınması gereken tedbirler; içinde bulunduğumuz tam kapanma günlerinde her vatandaşımıza 1000 TL’lik bir destek verilmesidir.

Emeklilerimizin bayram ikramiyesine yapılan 100 TL’lik zam hiçbir anlam ifade etmemekte en az 500 TL’lik bir zam ciddiye alınabilir niteliktedir. Çiftçimiz, besicimiz, esnafımız mahkum edildiği borç batağından kurtarılmak için geçici değil, gerçekçi tedbirler beklemektedir. 

Biz bu uyarılarda bulunurken maalesef iktidar yaptığı vergi zamlarıyla ve kötü ekonomi anlayışıyla her geçen gün insanımızın geçim derdine dert eklemektedir.


Öz Yurdunda Garipsin

Burada bir başka acı verici konuya dikkat çekmek istiyorum.

Türkiye’ye bu şartlarda dövizin gelmesi ve bunun için de turistlerin gelmesi elbette önemli ama turistler otellerde partiler düzenlerken, denizde kalabalık ortamlarda yüzerken gariban Türk vatandaşını cezalandırmak akılla mantıkla bağdaşır bir hal değil.

Aklıselim ve itidal; bunu kaybetti iktidar!

Necip Fazıl diyordu ya;

“Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,

Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!”

Ramazan ayı bir manası ile huzur ve barış iklimi demektir. Bu ayda, kavga, küskünlük, kalp kırmak gibi şeylerden her zamankinden daha fazla kaçınılır. Yine inancımızda Ramazan ayında itikâfa girmek önemli bir yere sahiptir.

Bu sebeple belirtmek istiyorum ki, bugün Gaziantep'te cami içerisinde yaşanan hadise ve akabinde gelen görüntüler kamu vicdanını yaralamıştır. Sebebi ne olursa olsun camide böyle bir manzara ortaya çıkmamalıydı.

Teröristlere gaz sıkar gibi cami içindekilere gaz sıkmak akla, mantığa ve vicdana uygun değil! Bunun usulü bu değildir!

Eğer ortada bir problem varsa bu güzellikle çözülebilir, bu görüntülere meydan verilmeyebilirdi. Yaşanan hadiseden dolayı son derece üzüldüğümüzü belirtmek istiyor, bir daha böyle bir manzaraya ülkemizin şahitlik etmemesini diliyorum.


Evine Ekmek Götüremeyen Baba İntihara Sürüklenmektedir

Muhterem arkadaşlar;

Üzülerek ifade ediyorum ki sıkıntıya düşüp bu sıkıntılardan kurtulamayanların intihar hadislerinde yaşanan artışla karşı karşıyayız.

“Taşıyamıyorum ben bu yükü!" diyor insanlar. İktidarın bunu uzun uzun düşünmesi gerekiyor!

Salgın süreciyle birlikte dayatılan "yeni normal", sosyal hayattan tecrit edilen "birey", işsiz kalan insan, evine ekmek götüremeyen baba, kepenk kapatan esnaf, borca batan vatandaş; bir çıkış bulamadığı noktada intihara yönelmektedir.

Yapmayın, alınan tedbirler yeterli değil. Birisi çıkıyor, aklına geliyor “Çeklerin tahsilini erteleyin.” diyor. Tek taraflı böyle bir karar alınabilir mi? Vatandaşın kendi arasındaki alışverişe nasıl müdahale edersin!

Akşam alınan bir karar sabah değişiyor, sabah alsa akşam değiştiriyor. Ülke böyle yönetilmez, kimse iktidarın aldığı kararlara güvenmiyor artık.

Bizim ne yapıp edip iktidarın; vatandaşın sıkıntısını görmesini sağlamalıyız.

Millet karnını doyurma derdinde! İktidar anayasa teklifleri hazırlıyor. Sen hangi kanunu, anayasa değişikliğini gündeme getirirsen getir... Zaten onu icraya koyacak gücün de yok!


Mutlu Toplum İçin 5 Şart                                    

Bakınız, bu yaşadıklarımız insanımızın canına tak etmektedir. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir muameleyi bu ülkenin insanı hak etmemektedir.

Peki, bu yaşananların çözümü nedir? Hemen ifade etmek istiyorum ki bir ülkede saadet için şu beş şey gereklidir:

1-  Huzur, Barış ve Güvenlik

2- İnsan Hakları ve Özgürlükleri

3- Adalet

4- Refah, Zengin Vatandaş, Zengin Devlet

5- Şahsiyetli Dış Politika

Önce insanlar özgürlük içinde olmalıdır. İnsanlar, insan hakkına sahip olmalıdır, bu hakların korunması için o ülkede adalete ihtiyaç vardır. Fakat bunlar yetmez, bir ülkede bu alt yapı kurulduktan sonra ülkede refah olmalı, zengin vatandaş - zengin devlet gerçekleştirilmiş olmalı ve ülke itibarlı bir dış politika izleyerek şahsiyetli bir ülke olmalıdır.

Bu söylediğimiz şartlar yerine gelirse o ülkede yaşayan insanlar mesut olurlar...


İktidar Empati Yapmalı

Sn. Cumhurbaşkanına, bakanlara, milletvekili, belediye başkanı veya herhangi bir idari makamda bulunanlara, çok zor durumda bulunan vatandaşlarımızla empati yapmalarını tavsiye ediyorum.

Borcunu ödeyemeyen esnafımızın yerine koyacaksınız kendinizi. 5 yerden maaş alıyor, “Bu ülkede kim hangi sıkıntıdan bahsediyor?” diyebiliyor bazıları. Bir eli yağda bir eli balda!

Hiç paranız yok, işsiz kalmışsınız, faturanızı ödeyemiyorsunuz, ne yapacaksınız? Kendinizi bu noktaya bir koyun, koymazsanız o vatandaşın derdini emin olun, anlayamazsınız.

Bir KHK mağdurunu düşünün; işinden uzaklaştırılmış, mahkemeye gitmiş ve kazanmış ama siz 'Ben seni işine göndermem.' diyorsunuz. Bir kere empati yapın; ya sen bu duruma düşseydin, ya bir yakının düşseydi...

İktidar empati yapmadığı zaman zalimleşir! Bakar ama görmez, ülkenin problemlerini çözemez.